Tulumbanın Suyu

Köylerde yaşayıp yaşı müsait olanlar bilir; belediye şebeke suyu verilmeden önce pek çok evin bahçesinde çakma ya da keson kuyularda su çekmek üzere tulumbalar bulunurdu. Su tulumbaları, özellikle evin ihtiyaçlarını, varsa hayvanların sulanması ve kısmen de zatî ihtiyaçlar için ekilmiş-dikilmiş sebzelerin sulanması amaçlı su teminini sağlar ve uzaklardan su getirmek zorunda kalanlara göre lüks bir imkân sayılırdı.

Tulumbanın yanında bir kap bulunur ve su çekildikçe her daim dolu bırakılırdı. Kullanım haricinde bu zarurî idi, çünkü sık sık tulumbada su seviyesi eksilir ve yedek bırakılan su dökülerek, oluşan hava dışarıya tahliye edilirdi ki, tulumba çalışmaya devam edebilsin. Tulumbaya dökülen o bir tas suyun etkisiyle, çok daha fazla su temin etmek mümkün olurdu.

Konuyu elbette ekonomiye bağlayacağım, ekonomi inanılmaz bir sıkıntı yaşıyor, uzun süredir detaylarını yazıyorum, nakit piyasadan çekildi, gelecek beklentileri bozuk, işler daha da kötüye gidecek görünüyor, üzerimize gelenler için çok uygun bir iklimi ellerimizle oluşturduk maalesef.

Para, piyasada dönmediğinden tulumba örneğindeki gibi sistem felç oldu, iyi durumdaki şirketler bile nakitte sıkıntılı, düşünün ki diğerleri ne durumda?

Unutmayalım ki, nakit paranın kral olduğu, fiyatı adeta alıcının belirlediği bu gibi dönemler, varlık fiyatlarının çökmesine yol açar, bu çöküş ise doğrudan sermayeleri yok eder, insanların ömürleri boyunca yaptıkları birikimlerini kaybetmeleri ise gerek ekonomik gerekse sosyal çalkantılara sebep olur.

ÇÖZÜM NE OLABİLİR?

Daha önce de yazmıştım, ülkemize Türkiye Varlık Fonu vb yollarla örneğin Arap ülkelerinden blok halde bir para girişi olmayacaksa, -kesinlikle tasvip etmem ancak-istikamet IMF olmaya başlar.

Hükümetin krediye ve finans kesiminin keyfine dayalı, borçla büyüme stratejisine yönelik defalarca eleştiriler yazdım, gelinen noktada sistemin tıkanması büyük oranda bu bakış açısından kaynaklanmıştır.

Yabancı para cinsinden borcu olan ülkelerin borçlarını ödemek için ihracat vb yollarla o ülke cinsi para temin etmeleri şarttır. Yerli para cinsinden olan borçlar ise devlet tarafından basıldığından -enflasyon oluşturması hariç- iç meseledir.

Rahmetli Erbakan’ın kimseyi dinlemeyip bir miktar da para basarak alt gelir gruplarına (Memur-İşçi-Emekli) yüklü miktarlarda zam verip tüm kamu ödemelerini geciktirmeden ödeyerek, normal yollardan sisteme para enjeksiyonu yapması, tıpkı tulumba örneğindeki gibi kısa sürede sistemdeki tıkanmayı açmış ve normale dönen sistem, hemen ertesi yıl oluşan talep ve hareketlenmeyle birlikte verilenden daha fazlasını vergi vs yoluyla devlete döndürmüş ve gerek faizleri gerekse kurları iyileştirmişti.

Olağanüstü dönemler, olağanüstü çözümler gerektirir, hükümeti cesur olmaya davet ediyorum.